Oyun Önerileri #2: Resident Evil 7
Merhaba arkadaşlar, oyun önerileri serisinin devamıyla karşınızdayım. Hazır hayatta kalma ve korku türlerinin 2000’lerin başlarındaki gibi şaşalı günlerine dönmesine tanıklık ederken ve cadılar bayramı indirimleri sürerken bu oyundan bahsetmenin tam zamanı olduğunu düşünüyorum. Peki neden Resident Evil 7?
Resident Evil serisinin sizin de bildiğiniz gibi çok fazla oyunu var. Klasik dönem olarak tabir edilen ilk üç oyun ile Resident Evil serisinin yükselişini, ardından aksiyon serisi olarak kabul edilen 4. 5. ve 6. oyunlar ile serinin düşüşe geçip hatta dibi boylamasını ve hemen sonrasında seriye itibarını geri kazandıran yedinci oyun ile serinin tekrar doğuşunu deneyimledik. Açıkçası 7. Oyunun serinin kötü giden seyrini düzeltmesinin yanısıra seriye giriş yapmak için de iyi bir nokta olduğunu düşünüyorum. Haklı olarak 6 koca oyunu oynamadık nasıl bundan başlayacağız diyebilirsiniz ama durum şu ki aslında yedinci oyun %90 oranında kendi hikayesini anlatıyor. Önceki oyunlarla kesiştiği noktalar var ama bunun sebebi bu oyunun Resident Evil evreninde bir konuma oturtabilmek. Seriyle daha önce hiç tanışmamış olan ve serinin çok fazla oyunu var, bu saatten sonra oynanmaz diyen birisi rahatlıkla yedinci oyundan seriye giriş yapabilir ve hikayeyi anlayabilir. Hatta biraz daha ileri gideyim, sadece yedinci oyunu deneyimleyip seriye hiç giriş yapmayabilir de. Tabi bu durumun gerçekleşmesine pek ihtimal vermiyorum çünkü bu oyunu deneyimledikten sonra oyunun damağınızda bırakacağı tat ile diğer oyunlara da göz atmak isteyeceğinizi düşünüyorum. Serinin halihazırda hayranı olanlara tavsiye etme ihtiyacı duymuyorum çünkü onlar zaten çoktan birden fazla kez bitirmişlerdir bile.
Oyunu satın almadan önce bilmeniz gereken bir nokta var. Oyun korkunç, gerçekten korkunç. Daha önce başka korku oyunları oynadım pek korkmadım diyen birisi bile neye uğradığını şaşırabilir. Oyun da bu amacı güttüğüne göre bu harika bir haber. Oyun insanı yapay şekillerde sürekli ve aniden ekrana fırlayan görüntülerle değil de gergin ortamı ve başarılı karakterleriyle korkutuyor. Bu da insanı irrite eden bir korku yerine keyif veren bir korku oyunu olmasını sağlıyor. Oyunun sizi içerisinde hissettirme becerisi o kadar kuvvetli ki yazılmış kodlarla ve sanal grafiklerle boğuşuyorumdan çok ben bu malikanedeyim ve bu manyak ailenin elinden nasıl kurtulurum hissini yaşıyorsunuz. Bu işin ciddi anlamda ustalık gerektirdiğini düşünüyorum çünkü oyundaki NPC’lerin hareketleri, özellikle ilk kez deneyimliyorsanız, son derece doğal ve olması gerektiği gibi beklenmedik hissettiriyor. Bu da insana sürekli ben tehdit altındayım hissini veriyor. Bu hissiyatı destekleyen en önemli noktalar ise Capcom’un burada önceki oyunlarına göre cesur davranıp dümeni tamamen farklı bir noktaya çevirerek oyuna birincil kamera açısı getirmesi ve oyunun ölçeğini dünyamız tehdit altındadan, malikaneye kısılma konseptine çevirmesi. Ayrıca yeni tanıştığımız karakterimiz Ethan da bir savaşçı değil ve bu yüzden silahı acemi birisi kullanıyor etkisini yaşıyoruz. En önemli kısım ise Resident Evil serisinin alametifarikası olan eşya yönetimi ve kısıtlı mermi konseptlerinin geri dönmesi. Bunlar her ne kadar sinir bozucu gibi gözükseler de aslında oyundaki gerginliği sağlayan etmenler olduğundan, bunlara alıştıktan sonra bu unsurları takdir eder hale geliyorsunuz. Peki anladık bu oyun çok iyi bir korku oyunu, bizi gerim gerdi ama hiç mi yok bu oyunun kötü yanı?
Tabi ki var. Her ne kadar terazide iyi yanları kötü yanlarına ciddi oranda ağır bassa da Resident Evil 7’nin bahsedilmeye değer kusurları var. Düşman çeşitliliği maalesef ki çok zayıf. Aile bireyleri dışında bütün oyun mücadele ettiğimiz üç çeşit düşman tipi var ve görünüşleri neredeyse birebir aynı. Her ne kadar oyunun 8-9 saaatlik süresinde durumu idare etseler de en azından biraz daha çeşitlilik olabilirmiş diye düşünüyorum. Oyundaki bir diğer kusur ise; oyun çok kuvvetli başlıyor, açılışı o kadar iyi ki ileride neler var acaba diye merak ettiriyor insana. Sonlara doğruysa başlardaki etkileyicilikten eser kalmıyor. Hatta şuna eminim ki bu oyun çıktığında oynayan insanlara bu oyunla ilgili ne hatırlıyorsunuz diye sorsak, çoğunlukla başlardaki kısımlardan bahsedeceklerine eminim. Sonlara doğru da çok iyi olduğunu düşündüğüm sekanslar olsa da oyunun başlangıcıyla pek rekabet edebileceklerini düşünmüyorum.
Sonuç olarak eğer korku türünü seviyorsanız ve seriye girmekten çekiniyorsanız bu oyuna gözünüz kapalı girin derim. Zira gözünüzü çoğu yerde açamayacaksınız. 🙂 Kötü şakaları bir yana bırakırsak, bu oyun son yıllarda çıkmış en iyi hayatta kalma korku oyunlarından birisi. Yürüme simülasyonu değil de bana taş gibi bir korku oyunu lazım diyorsanız bence kaçırmayın.
Herkese iyi oyunlar dilerim,
Ergin Sefer